top of page

Kendini Sabote Etmek: Başarının Önündeki Gizli Engel


kendini sabote etmek

Sınavdan iyi bir not alacağınızı bildiğiniz halde son gece çalışmayıp ertelediğiniz oldu mu? Ya da çok istediğiniz bir iş görüşmesi için hazırlanmak yerine, kendinizi sebepsiz yere sosyal medyada kaybolmuş halde bulduğunuz? İşte o anlarda, içinizdeki o küçük ama güçlü ses, "Zaten başaramayacaksın, niye uğraşıyorsun?" diye fısıldadı mı? Bu tanıdık geliyorsa, yalnız değilsiniz. Kendini sabote etmek, hepimizin hayatının bir döneminde karşılaştığı, başarıyı ve mutluluğu bilinçaltından baltalama eğilimidir. Adeta kendi kendimizin en büyük düşmanı haline geldiğimiz, görünmez bir oyundur.


Neden Kendi Ayağımıza Taş Basarız?

Bu davranışın kökeni genellikle derinlerde yatan güvensizlik ve değersizlik hislerine dayanır. Bilinçaltımız, başarısızlığın getireceği acıyı kontrol etmenin bir yolu olarak, "Zaten çalışmadım, o yüzden başarısız oldum" gibi bir bahanenin ardına sığınmayı tercih eder. Bu sayede, eğer gerçekten çabalasaydık belki de başarabileceğimiz olasılığının yarattığı korkunun önüne geçmiş oluruz. Çünkü gerçekten deneyip de başarısız olmak, denemeden başarısız olmaktan çok daha acı verici gelebilir. Mükemmeliyetçi yapıdaki insanlarda bu durumla sıkça karşılaşılır. Eğer bir iş %100 mükemmel olmayacaksa, hiç başlamamanın daha iyi olduğu yanılgısı, en büyük sabote edicilerden biridir.


Korkunun Sesini Susturmak

Kendini sabote etme alışkanlığını kırmak, önce bu davranışın farkına varmakla başlar. Kendi kendinize kurduğunuz olumsuz içsel diyaloğu yakalamaya çalışın. "Ben bu işi yapamam", "Zaten yeterince iyi değilim" gibi cümleleri zihninizde fark ettiğinizde, durun ve kendinize şunu sorun: "En iyi arkadaşım böyle bir durumda olsa, ona da aynı şekilde mi konuşurdum?" Muhtemelen cevabınız hayır olacaktır. İşte bu noktada, kendinize bir arkadaşınız gibi şefkatle yaklaşmanın zamanı gelmiştir.


Küçük Adımlarla Büyük Zincirleri Kırmak

Mükemmeliyetçilik tuzağından kurtulmak için kendinize "yeterince iyi" alanı yaratın. Bir işin %100 mükemmel olması şart değildir; %70 veya %80 de çoğu zaman fazlasıyla yeterlidir. Başlangıç için, ertelediğiniz bir görevi alın ve onu çok küçük, başarılması kolay parçalara bölün. Örneğin, ödev yapmak yerine, sadece 25 dakika masaya oturmayı hedefleyin. Bu sürenin sonunda çalışmayı bırakma özgürlüğünüz olsun. Bu yöntem, beyninizi dev bir yükten korkutmak yerine, küçük ve zararsız bir adıma ikna eder.


Sonuç olarak, kendini sabote etme, aşılması imkansız bir duvar değil, bir alışkanlıktır. Ve her alışkanlık gibi, farkındalık, sabır ve küçük, istikrarlı adımlarla değiştirilebilir. Bu yolculukta kendinize karşı sabırlı ve anlayışlı olmayı unutmayın. Zihninizdeki bu eleştirel sese rağmen, içinizdeki potansiyeli ortaya çıkarma gücü her zaman sizinle. Bu içsel eleştiriyi daha yapıcı bir sese dönüştürmek için bir psikologdan destek almak, bu yolda size eşlik edecek güçlü bir rehber olabilir. Unutmayın, kendi değerinizi görmeyi öğrendiğinizde, içinizdeki sabote edici ses giderek daha fazla sessiz kalacaktır.

 

 
 

Klinik Psikolog Çağla Anar

caglaanar1@gmail.com

+90 538 336 60 48

  • Instagram
  • LinkedIn

Online Seanslar 

Hafta içi: 10:00 - 21:00​

Yüz Yüze Seanslar 

(İstanbul Maltepe-İdealtepe)

Perşembe: 16:00-21.00

Cumartesi: 11.00-19.00

Terapi Gün ve Saatleri

© 2025 Klinik Psikolog Çağla Anar. Tüm Hakları Saklıdır.

bottom of page