top of page

Her Şey Kontrolümde Olsun İstiyorum: Kontrol Etme İsteği ve Mükemmeliyetçilik


kontrol etme isteği

İşler en ufak ayrıntısına kadar planladığınız gibi gitmezse içinizde derin bir huzursuzluk mu başlıyor? Listenizdeki her maddenin yanına tik atamadığınızda kendinizi değersiz mi hissediyorsunuz? "Her şey kontrolümde olsun" isteği, çoğu zaman derinlerde yatan bir güvensizlik veya belirsizlik korkusunun dışa vurumudur. Kontrol etmeye çalıştığımız dış dünya, aslında içimizdeki duygusal dalgalanmaları yatıştırma çabasıdır. Bu durum, kısa vadede bize işe yarıyor gibi görünse de, uzun vadede kaygı, tükenmişlik ve hayal kırıklığına davetiye çıkarır.

 

Kontrol Tutkusu Aslında Neyi Saklıyor?

Kontrol ihtiyacının kökleri genellikle çocukluk deneyimlerine uzanır. Öngörülemeyen, istikrarsız veya güvensiz bir ortamda büyümek, kişide "Eğer her şeyi ben kontrol etmezsem, başıma kötü şeyler gelir" inancını yerleştirebilir. Bu, bir hayatta kalma mekanizmasıdır aslında. Yetişkinlikte ise bu mekanizma, iş hayatına, ilişkilere ve günlük rutinlere yansır. Mükemmeliyetçi zihniyet ise bu kontrol tutkusunun en yakın arkadaşıdır ve bize sürekli "Yeterince iyi değilsin," "Biraz daha çabalasaydın mükemmel olurdu" diye fısıldar. Bu ikili, kişiyi, hata yapma lüksü olmayan, sürekli tetikte olduğu bir kısır döngüye hapseder. Kontrol edemediğimiz bir durumla karşılaştığımızda ise kendimizi çaresiz, öfkeli veya yoğun bir kaygı içinde buluruz.

 

Kontrolü Bırakıp Rahatlamanın İlk Adımları

1. %80 Kuralını Hayat Felsefeniz Haline Getirin

Bir işi tamamlamak için %100 mükemmel olmasını beklemek, sizi çoğu zaman hareketsiz bırakan bir tuzaktır. Bunun yerine, %80'inin sizin için yeterli olduğu anı bulmaya çalışın. "Yeterince iyi" kavramı üzerine düşünün. Bir sunum, bir proje veya ev temizliği... Mükemmel olması için harcayacağınız ekstra zaman ve enerji, getirisiyle kıyaslandığında çoğu zaman değmez. %80 başarı, %100 stresle elde edilen sonuçtan çok daha verimli ve sürdürülebilirdir. Kendinize şunu sorun: "Bu işin mükemmel olması gerçekten hayati önem taşıyor mu, yoksa sadece içimdeki eleştirmen mi böyle söylüyor?"

 

2. Hayatınıza "Kontrollü Kaoslar" Sokun

Belirsizlik kasınızı güçlendirmek için, onu küçük dozlarda deneyimlemeniz gerekir. Hayatınıza kontrollü bir şekilde küçük "belirsizlikler" sokun. Bu, beyninize her şeyin planlandığı gibi gitmemesinin aslında dünyanın sonu olmadığını öğreten bir antrenmandır. Örneğin:

·      Her zaman gittiğiniz kafenin menüsündeki alışık olmadığınız bir kahveyi sipariş edin.

·      İşe veya markete her gün gittiğiniz rotadan farklı bir yoldan gidin.

·      Hafta sonu planınızı anlık bir davet veya içsel bir istek doğrultusunda değiştirin.

·      Bir günlüğüne "yapılacaklar listesi" yapmamaya karar verin.

 

3. Kontrol Edemediklerinizin Somut Listesini Yapın

Zihinsel enerjinizi, değiştiremeyeceğiniz şeylere odaklamak, en büyük yorgunluk kaynaklarından biridir. Bu enerjiyi, değiştirebileceğiniz şeylere (kendi tepkileriniz, bakış açınız, eylemleriniz) kanalize etmek için, kontrol edemediklerinizin bir listesini yapın. Bunu bir deftere yazmak son derece güçlü bir egzersizdir. Liste şunları içerebilir:

Hava durumu

Başkalarının ne düşündüğü veya nasıl hissettiği

Trafik

Geçmişte olanlar

Ekonomik dalgalanmalar

Başkalarının öncelikleri ve tercihleri

Bu listeyi her gözden geçirdiğinizde, zihninize "Bunlar benim kontrolüm dışında. Onlara odaklanarak enerjimi boşa harcamayacağım" mesajını verirsiniz.

 

4. "Kontrol İllüzyonunu" Fark Edin

Hayatın doğasında belirsizlik ve beklenmedik durumlar vardır. Ne kadar plan yaparsak yapalım, her şeyi kontrol edemeyiz. Aslında kontrol ettiğimizi düşündüğümüz şeyler üzerinde bile nihai bir kontrolümüz yoktur. Bu "kontrol illüzyonunu" fark etmek, bir yükten kurtulmak gibidir. Hayatı, üzerinde hükmedebileceğimiz bir satranç tahtası değil, üzerinde sörf yapabileceğimiz bir dalga gibi görmeye başladığımızda, direnç göstermek yerine akışa uyum sağlamayı öğreniriz.

 

Kontrolü Bırakmak Bir Vazgeçiş Değil, Bir Özgürleşmedir

Kontrolü bırakmak, vazgeçmek veya kayıtsız kalmak değildir. Aksine, zihninize ve ruhunuza bir nefes alanı açmaktır. Bu, zorlu bir yolculuktur ve kendinize karşı sabırlı ve şefkatli olmayı gerektirir. Bu derinlemesine kök salmış alışkanlıkları tek başınıza anlamak ve dönüştürmekte zorlanıyorsanız, profesyonel bir psikologdan destek almak, size bu yolda eşlik edebilecek en güçlü araçlardan biridir. Terapi, kontrol etme isteğinin altında yatan temel inançları keşfetmenize ve hayatla daha esnek, daha huzurlu bir ilişki kurmanıza yardımcı olabilir. Unutmayın, amaç hayatı tamamen kontrol etmek değil, onun içinde kendi huzurunuzu ve dengeyi bulmaktır.

 
 

Klinik Psikolog Çağla Anar

caglaanar1@gmail.com

+90 538 336 60 48

  • Instagram
  • LinkedIn

Online Seanslar 

Hafta içi: 10:00 - 21:00​

Yüz Yüze Seanslar 

(İstanbul Maltepe-İdealtepe)

Perşembe: 16:00-21.00

Cumartesi: 11.00-19.00

(İstanbul Nişantaşı)

Pazar: 12.00-16.00

Terapi Gün ve Saatleri

© 2025 Klinik Psikolog Çağla Anar. Tüm Hakları Saklıdır.

bottom of page