top of page

Erteleme Alışkanlığınızı Yenmenin Yolları: Eyleme Geçmek İçin Bir Rehber


erteleme

Bir görevin başına oturmanız gerektiğini bilirsiniz, ama içinizde bir direnç mi hissediyorsunuz? Yapmanız gereken işi sürekli yarına ertelerken, o hiç sevmediğiniz ev işlerini bile yapmaya başladığınız oldu mu? O zaman yalnız değilsiniz. Erteleme alışkanlığı, birçoğumuzun zaman zaman veya kronik olarak mücadele ettiği yaygın bir deneyimidir. Ancak bu, aşılamaz bir kişilik özelliği değil, üzerinde çalışılarak dönüştürülebilecek bir davranış kalıbıdır. Erteleme, tembellikten değil, çoğunlukla bir görevle ilgili hissettiğimiz kaygı, mükemmeliyetçilik, başarısızlık korkusu veya o işin bize hissettirdiği bunaltıdan kaynaklanır. Neyse ki, bu döngüyü kırmak ve üretkenliğinizi geri kazanmak için uygulayabileceğiniz kanıtlanmış stratejiler mevcuttur.


Ertelemenin Altında Yatan Duygusal Nedenleri Anlamak

İşe, ertelemeye neden olan içsel dinamikleri anlamakla başlamak faydalı olacaktır. Beynimiz, kısa vadeli rahatlığı uzun vadeli faydalara tercih etme eğilimindedir. Zor veya sıkıcı bir görev, beynimizde bir tehdit veya acı olarak algılanabilir ve biz de bu "acıdan" kaçınmak için daha keyifli aktivitelere (sosyal medyayı kontrol etmek, bir şeyler atıştırmak gibi) yöneliriz. Bu kaçış, anlık bir rahatlama sağlar ama sonrasında suçluluk, kaygı ve stres olarak geri döner. Mükemmeliyetçi bir yapıya sahipseniz, bir işi "kusursuz" yapamama korkusu sizi o işe hiç başlamamaya itebilir. Ya da görev o kadar büyük ve karmaşık görünür ki nereden başlayacağınızı bilemezsiniz ve bu belirsizlik sizi felç eder. Kendinize şunu sormak önemlidir: "Bu görev bende ne gibi duygular uyandırıyor? Başarısız olmaktan mı korkuyorum? Yoksa bunaltıcı mı geliyor?" Duygunun kaynağını bulmak, onunla baş etmenin ilk adımıdır.


1. İlk Adımı Küçültün: "Sadece 2 Dakika" Kuralı

Bir dağa tırmanmaya çalıştığınızı hayal edin. Tepedeki hedefe bakmak sizi bunaltabilir. Ama sadece bir sonraki adıma odaklanırsanız, yol kat etmeye başlarsınız. İşte bu noktada "Sadece 2 Dakika" kuralı devreye girer. Ertelemeye meyilli olduğunuz bir görevle karşı karşıyaysanız, kendinize şunu söyleyin: "Sadece 2 dakikamı ayıracağım." Örneğin, tez yazmak yerine, "Sadece 2 dakika araştırma yapacağım" veya egzersiz yapmak yerine, "Sadece 2 dakika spor kıyafetlerimi giyeceğim" deyin. Bu kuralın sihiri şurada yatar: Bir işe başlamak, onu sürdürmekten çok daha zordur. 2 dakika sonunda, zaten o işin içine girmiş ve devam etme olasılığınız çok daha yüksek olacaktır. Bu yöntem, beyninize "Bu o kadar da büyük ve korkutucu değil" mesajı verir.


2. Görevi Parçalara Bölün ve "Domates Tekniği"ni Kullanın

Büyük, karmaşık bir proje söz konusu olduğunda, onu daha küçük, yönetilebilir parçalara bölmek çok önemlidir. "Kitap yazmak" yerine, "1. bölüm için ana başlıkları belirle" veya "Sunum için 5 slayt hazırla" gibi mikro görevler belirleyin. Bu mikro görevleri tamamladıkça, ilerleme hissi ve başarı duygusu sizi motive edecektir. Bu küçük görevleri yönetmek için ise Pomodoro Tekniği'ni kullanabilirsiniz. Bu teknik, 25 dakikalık odaklanmış çalışma periyotlarının ardından 5 dakikalık kısa molalar vermenizi önerir. Her dört "domates"ten sonra daha uzun bir mola (15-30 dakika) alırsınız. 25 dakika, beynin kabul etmekte zorlanmayacağı kısa bir süredir ve telefonunuzu sessize alıp sadece bir işe odaklanmanızı sağlar. Zamanlayıcıyı kurmak, sizi bir yarışa sokar ve dikkat dağıtıcı unsurlardan korur.


3. Ortamınızı Düzenleyin ve Dikkat Dağıtıcıları Ortadan Kaldırın

İrade, sınırlı bir kaynaktır. Kendinizi sürekli dikkat dağıtıcılarla dolu bir ortamda çalışmaya zorlamak, bir süre sonra tükenmenize neden olur. Bunun yerine, çalışma ortamınızı önceden düzenleyin. Telefonunuzu başka bir odaya koyun veya sosyal medya bildirimlerini kapatın. Çalışma masanızı sadece çalışmak için kullanın, böylece o masaya oturduğunuzda beyniniz otomatik olarak "çalışma moduna" geçer. Fiziksel çevrenizde yapacağınız küçük değişiklikler, zihinsel direncinizi aşmanıza büyük ölçüde yardımcı olacaktır.


4. Kendinize Karşı Şefkatli Olun ve Mola Vermeyi İhmal Etmeyin

Erteleme davranışından sonra kendinizi sert bir şekilde eleştirmek, sadece suçluluk duygusunu artırır ve bir sonraki erteleme döngüsünü tetikler. Kendinize bir arkadaşınıza gösterdiğiniz anlayış ve şefkati gösterin. "Tamam, bu sefer erteledim. Bu, benim tembel olduğumu göstermez, sadece zorlandığımı gösterir. Şimdi küçük bir adım atabilirim" demek, motivasyonunuzu yeniden kazanmanıza yardımcı olur. Ayrıca, düzenli molalar vererek zihninizi ve bedeninizi dinlendirmek çok önemlidir. Mola vermek, bir ödülden çok, sürdürülebilir üretkenliğin bir gereğidir. Kısa bir yürüyüş, esneme hareketleri veya sevdiğiniz bir içeceği içmek, zihninizi tazeler ve odaklanmanızı güçlendirir.


Erteleme alışkanlığını yenmek, bir gecede olacak bir şey değildir. Bu, deneme, hata yapma ve kendiniz hakkında daha fazla şey öğrenme sürecidir. Bu stratejilerden size uygun olanları seçin, esnek olun ve küçük zaferlerinizi kutlayın. Unutmayın, amaç mükemmel olmak değil, dünden biraz daha iyi olmaktır. Eğer bu alışkanlık hayatınızı ciddi şekilde etkiliyorsa ve tek başınıza başa çıkmakta zorlanıyorsanız, bir psikologdan destek almak, altta yatan nedenleri keşfetmeniz ve size özel stratejiler geliştirmeniz için son derece faydalı olabilir.

 
 

Klinik Psikolog Çağla Anar

caglaanar1@gmail.com

+90 538 336 60 48

  • Instagram
  • LinkedIn

Online Seanslar 

Hafta içi: 10:00 - 21:00​

Yüz Yüze Seanslar 

(İstanbul Maltepe-İdealtepe)

Perşembe: 16:00-21.00

Cumartesi: 11.00-19.00

Terapi Gün ve Saatleri

© 2025 Klinik Psikolog Çağla Anar. Tüm Hakları Saklıdır.

bottom of page