top of page

İlişkide Terk Edilme Korkusu: Sevginin Gölgesindeki Endişe


terk edilme korkusu

Partnerinizle harika vakit geçirirken bile içinizde anlamsız bir huzursuzluk mu hissediyorsunuz? Telefonunuza bir mesaj gelmediğinde hemen "Acaba bana kızdı mı?" diye düşünüp kaygılanıyor musunuz? İlişkide terk edilme korkusu, birçok insanın yaşadığı ve ilişkileri derinden etkileyen yaygın bir duygusal zorluktur. Bu korku, sevgi dolu bir ilişkinin ortasında bile, kişiyi sürekli bir tetikte olma haline sürükleyebilir. Aslında bu endişe, şimdiki ilişkiden çok, geçmişte yaşanan kayıplar, ebeveynlerle kurulan bağlanma dinamikleri veya özgüven eksikliği gibi daha derin konularla bağlantılı olabilir.


Bu korkunun temelinde genellikle "yeterince iyi olmamak" inancı yatar. Kişi, kusursuz olduğu takdirde sevileceğine ve terk edilmekten kurtulacağına inanabilir. Bu da mükemmeliyetçi davranışlara, sürekli onay arayışına ve partneri memnun etmek için kendi ihtiyaçlarından vazgeçmeye yol açabilir. Diğer yandan, terk edilme ihtimaline karşı bir savunma mekanizması olarak kişi, duygusal olarak önce kendisi uzaklaşmaya başlayabilir. Bu durum, "Sen beni terk etmeden ben seni terk ederim" şeklinde özetlenebilecek bir kaçınma davranışı olarak kendini gösterebilir.


Terk Edilme Korkusunun İlişkilere Yansıyan Yüzü

Bu korku, ilişkide çeşitli şekillerde dışa vurulabilir. Partnerinizin her hareketini aşırı analiz etmek, sürekli güvence aramak, öfke patlamaları yaşamak veya tam tersine partnerinizden gelecek en ufak bir eleştiriyi dahi kişisel bir reddedilme olarak algılayıp içe kapanmak yaygın tepkilerdir. Kıskançlık duygularının yoğun yaşanması, partnerin sosyal hayatını kısıtlama isteği ve sürekli "Beni seviyor musun?" sorusunu yinelemek de bu korkunun ilişki dinamiklerine sızan diğer belirtileri arasındadır. Ne yazık ki bu davranışlar, istenilenin tam tersi bir etki yaratarak partnerde yıpranmışlık hissi oluşturabilir ve ilişkiyi yıpratabilir.


Korkunun Zincirlerini Kırmak İçin Adımlar

Bu derin korkuyla başa çıkmak mümkündür ve ilk adım onu kabul etmek ve anlamlandırmaktır. Hissettiklerinizin farkına varın ve kendinize bu duyguların anlaşılır olduğunu söyleyin. Unutmayın, hissettikleriniz sizi tanımlamaz, yalnızca şu anda deneyimlediğiniz duygusal bir durumdur. Kendi duygusal dünyanızla yeniden bağ kurmaya çalışın. Partnerinizden gelecek onay ve güvenceler geçici bir rahatlama sağlayabilir, ancak asıl ihtiyaç duyulan, kişinin kendi içinde bir güven ve değer duygusu inşa etmesidir.


Kendinize sorun: "Partnerim olmasaydı, ben kim olurdum?" Kendi ilgi alanlarınızı, arkadaşlıklarınızı ve size keyif veren aktivitelerinizi ihmal etmeyin. Güçlü ve anlamlı bir sosyal çevre, tüm duygusal yükü romantik ilişkinin üzerine yüklemekten sizi koruyacak sağlıklı bir güven ağı oluşturur. Zihninizde en kötü senaryoyu kurmaya başladığınızda, kendinize "Bu düşünce, bir gerçek mi yoksa bir korku mu?" diye sorun. Kanıt arayın ve gerçekçi olmayan felaket senaryolarını fark ederek onlara meydan okuyun.


Son olarak, bu korku ilişkinizi yönetmeye başladıysa ve günlük yaşamınızı etkiliyorsa, bir uzmandan destek almak en değerli yatırım olacaktır. Terk edilme korkusu genellikle bağlanma stilleri ve öz-değer gibi temel konularla bağlantılıdır. Bir psikolog, bu duyguların kökenine inmenize ve daha güvenli bir zemin inşa etmenize yardımcı olabilir. Unutmayın, sevgi, kontrol etmek veya sahip olmak değil, karşılıklı güven ve özgürlük üzerine kuruludur. Gerçek sevgi, korkunun gölgesinde değil, güvenin ışığında büyür.

 
 

Klinik Psikolog Çağla Anar

caglaanar1@gmail.com

+90 538 336 60 48

  • Instagram
  • LinkedIn

Online Seanslar 

Hafta içi: 10:00 - 21:00​

Yüz Yüze Seanslar 

(İstanbul Maltepe-İdealtepe)

Perşembe: 16:00-21.00

Cumartesi: 11.00-19.00

(İstanbul Levent)

Çarşamba:  17.00-20.00

Terapi Gün ve Saatleri

© 2025 Klinik Psikolog Çağla Anar. Tüm Hakları Saklıdır.

bottom of page